Gökova ve Hisarönü körfezleri arasında Akdeniz ve Ege’ye uzanan yarımadanın üzerinde bu büyülü yer. Resmi kaynaklarda hala Osmanlı Dönemi’ndeki adıyla, Reşadiye diye anılan, hepimizin Datça olarak bildiği yarımada. Ege ve Akdeniz’in el ele tutuştuğu yer. Meşakkatli yoluna rağmen gidilip görülmesi gereken bir tatil yeri. Ufacık yüz ölçümüne bu kadar güzelliği nasıl sığdırdığına hayret ediyor insan.
STRABON, ‘‘Tanrı uzun yaşamasını istediği kulunu Datça Yarımadası’na bırakır’’ demiş. Nede doğru söylemiş. Sadece o değil Datça’ya kimse kayıtsız kalamıyor. Fransızların ‘‘Oksijen Çadırı’’ olarak nitelendirdiği, yaşlı Almanların, İngilizlerin toprak kapmaya çalıştığı Datça, gerçekten ömrü uzatıyor. Yılın nerede ise 10 ayı güneşin eksik olmadığı, ortalama 12-24 derece, yazın ortalama 32 derece olan Datça nem oranını denizden gelen rüzgârla dengelediği için yaşlıların bile bunalmadan tatil yapacağı oksijen yuvası.
Datça’ da tatil teknede yâda pansiyonda yapılırsa tatil olur. Çünkü teknede girintili çıkıntılı koylarını gezerek, bir ayağınızı Ege’ye bir ayağınızı Akdeniz’e sokarak cennetin kuytularında gezebilirsiniz. Datça’ya gidip âşık olmayan yok. Can Yücel’in ilham aldığı büyülü şehir. Öyle ki Can Yücel Datça’ya gömülmek istiyor.
Datça’da zevkinize ve kesenize uygun otel ve pansiyon bulabilirsiniz. Yazlık kiralamak da mümkün, böylelikle Çam, kekik ve badem ağaçlarının arasındaki patikalarla bir koydan diğerine gidebilirsiniz. Karyalıların, Dorların, Perslerin, Atina ve Ispartalıların, Romalıların egemenliğini yaşayan kent 1390’da Osmanlı İmparatorluğu’na katılmış bu nedenle tarihi güzellikleri de var. Afrodit’ in denize girdiği Knidos’u görmeden gelmeyin.
Datça bitki örtüsü olarak da oldukça zengin. Endemik bitki türleri var. Yani sadece buraya özgü bir yetişen özel bitkiler var. Datça’ya özel hurma başka yerde yetişmiyor. Badem, bal, incirli badem, kekik, gibi özel ürünlerinden almak gerek. Cumartesi kurulan pazardan, el dokuması kumaşlar, iğne oyaları ve çeşitli hediyelik eşyalardan almadan Datça’dan ayrılmak güç. Bir gününüzü alışverişe ayırın.
Yemek olarak her türlü seçenek var. Tabi ki listenin başında balık geliyor. Her yer kafe, restoran istediğiniz yerde kesenize uygun yiyebilirsiniz.
Datça, Marmaris’e 70, İzmir’e 350 kilometre uzaklıkta. Kamil Koç, Pamukkale, Varan ve Metro’nun düzenli otobüs seferleri var. Yol yapımı nedeniyle yolcular Marmaris’ten midibüslerle Datça’ya taşınıyor. Ayrıca yaz aylarında Bodrum’dan feribotlar ve deniz otobüsleriyle de Datça’ya ulaşmak mümkün. Dalaman Havaalanı’na uçakla gelip, yolun kalan kısmını da karadan tamamlayabilirsiniz. Tekneyle gelebilenler, tabii ki çok şanslı. Çünkü Marmaris’ den sonra 100 viraja sahip yolu baya yorucu olacaktır.
Size tavsiyem hayatınızın bir kesiminde Datça’da denize girmediniz, denizin dibindeki o muhteşem güzellikleri görmediniz ise siz denize girdim, tatil yaptım demeyin. Mavi ile yeşilin kucaklaştığı bu sakin beldeyi görün. Tüm güzellikleri ile Datça bu yaz sizi bekliyor.
Leave a Reply